Tüm bu gelişmelere karşın Suriye hükûmeti sessizliğini korurken, SDG’nin Basın Merkezi terör elebaşlarından Sipan Hemo ile kapsamlı bir röportaj yayınladı. SDG’nin tüm Suriyelileri savunan ulusal bir güç olarak adil ve demokratik bir sistem kurulana kadar mücadelesini sürdüreceğini belirten Hemo, entegrasyonu “birleşme” olarak tanımladıklarını söyledi. 10 Mart Anlaşması’ndaki müzakere dilinin de bu temele dayandığını belirterek, Şam’ın aksine SDG’nin topyekûn bir birleşmeden yana olduğunu, Şam’ın ise SDG’li milislerin bireysel olarak orduya katılmasını ve idari kurumların hükûmete devredilmesini istediğini aktardı.
Hemo, Şam’daki toplantılara ve yürütülen müzakerelere ilişkin şunları anlattı:
“Şam’daki son toplantıda, bizim, Savunma Bakanlığının ve bazı ABD’li yetkililerin katılımıyla olumlu bir atmosfer oluştu. Ancak somut bir sonuç elde edilmedi; sadece sözlü vaatler ve genel temenniler dile getirildi. Biz, bu olumlu havanın sahada adımlara dönüşmesi gerektiğini vurguladık. Toplantıda SDG’nin orduya katılım mekanizmalarını görüştük ve güçlerimizin neden ve hangi koşullarda kurulduğunu detaylı biçimde anlattık. SDG’nin kurulmasına yol açan sebeplerin hâlâ geçerli olduğunu belirttik.”
Hükûmete karşı suçlayıcı dilinden vazgeçmeyen Hemo, söylemlerin yeterli olmadığını, artık somut adımlar atılması gerektiğini belirtti:
“Birleşmenin başarılı olması için Kuzey ve Doğu Suriye halkına yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması gerekir. Geçici hükûmet, halklara güven verecek ciddi adımlar atmıyor.
“Birleşmeden söz edilirken Halep’in Şeyh Maksud mahallesi kuşatıldı ve saldırıya uğradı. Bu, 10 Mart Anlaşması’na rağmen yaşandı; zira SDG o bölgeden çekilmişti. Şam hükûmetine bağlı gruplar mahalleye on yönden saldırdı. Halkın 2013–2016’daki direniş deneyimi olmasa felaket çok daha büyük olurdu. Bu saldırılar, sürecin iyi gittiği yönündeki propagandayla taban tabana zıt. Söylemler değil, güven veren adımlar atılmalı.”
Hemo, SDG’nin Şam’ın atacağı adımlara göre tutum belirleyeceğini belirtti:
“Şam’daki yetkililere, birleşmenin hızının hükûmetin atacağı adımlara bağlı olduğunu anlattık. Özellikle Afrin konusunda adaletin tesis edilmesi, göçmenlerin dönüşü, zarar görenlerin tazmini ve faillerin yargılanması hükûmetin ciddiyetini gösterecek ölçütlerdir. ‘Eğer Afrin’de adil davranırsanız, Kuzey ve Doğu Suriye’nin diğer bölgelerinde de farklı bir yaklaşım gösterebilirsiniz.’ dedik.”
“SDG, Suriye’nin tüm bileşenleriyle iletişim kurabilen tek ulusal güçtür. Yeni Suriye ordusunun çekirdeği olmaya hazırız. SDG, ülkenin coğrafi ve toplumsal birliğini koruma yönündeki ulusal projesinde başarılı oldu. Bu nedenle Suriyeliler arasında geniş saygı görüyor.”
“SDG sadece askerî bir yapı değildir; aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir hedef taşır. Kuruluşundan itibaren dışlanmaya, diktatörlüğe ve adaletsizliğe karşı mücadele etti. Bu mücadele Baas rejiminin çöküşüne kadar sürdü. Ardından Heyet Tahrir Şam merkezli bir geçici hükûmet kuruldu. 10 Mart 2025’te bu hükûmetle bir anlaşma imzalandı ve o tarihten itibaren anlaşmanın uygulanma yollarını görüşmek üzere doğrudan diyalog başlattık.
“Biz birleşmeyi kurulacak yeni Suriye ordusu içinde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. SDG’nin bu ordunun temel direği olması gerektiğine inanıyoruz. Gerçek şu ki, SDG’nin katılımı olmadan ulusal bir Suriye ordusu kurmak mümkün değildir.”
SuriyeSDGYPGŞam Şam ile müzakere eden askerî komite üyesi Sipan Hemo, kurulması planlanan yeni Suriye ordusuna katılmaya hazır olduklarını ancak bunun SDG’nin kimliğini koruyan bir temelde olması gerektiğini söyledi. Hemo, “Şam’daki görüşmeler için atmosfer olumlu olsa da somut bir sonuç elde edilmedi; yalnızca sözlü vaatler ve genel temenniler dile getirildi.” ifadeleriyle Şam ile bir anlaşmaya varılmadığını vurguladı.
Kaynak: AYDINLIK