Alevilerin Sahte Dostları

Alevilerin Sahte Dostları
Yayınlama: 20.12.2025
60
A+
A-

Aleviliğin sürüklendiği ve sürüklenmek istendiği yer, değerlerinden arındırılmış, safsatalarla içi doldurulmuş bir Alevilik anlayışıdır. Günümüzde dünyada baş döndürücü bir hızla yaşanan değişim, yalnızca toplumsal yapıları değil; değerleri, inanç biçimlerini ve kimlikleri de çözülmeye zorlamaktadır. Bu değişim ve dönüşüm girdabı, farkında olsak da olmasak da, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla biz Alevileri de etkilemektedir.

Ancak Aleviler için esas olan, “kendimiz kalarak değişmeyi” öğrenebilmektir. Bu zorunlu değişim sürecini, Aleviliğin Ehl-i Beyt ve On İki İmam merkezli inanç anlayışına sadık kalarak, yolu ve erkânı esas alarak kendi denetimimizde tutmak mümkündür. Aksi hâlde, Aleviliğin özünden koparılmasıyla ortaya çıkacak sonuçların nereye varacağını öngörmek güçtür.

Alevileri ve Aleviliği bekleyen tehlikelerin sayısı belirsizdir. Bu tehlikeleri görmezden gelmek, yok saymak ya da korkuyla susmak, çözüm değil; aksine Aleviliği sıradanlaştırmaya, içini boşaltmaya çalışan yapıların ekmeğine yağ sürmektir. Alevileri kendi tarihsel ve inançsal değerlerinden koparmayı hedefleyen kişi ve kurumların niyetlerini boşa çıkarmanın yolu, bu bilinci sürekli canlı tutmaktan geçer.

Tarihsel gerçeklikten uzak, art niyetli ve kasıtlı Alevilik tanımlamaları dün olduğu gibi bugün de sürmektedir. Kimi zaman bireysel egoları tatmin etmek, kimi zaman etnik, ideolojik ya da politik çıkarlar doğrultusunda yapılan bu tanımlamalar; Aleviliği İslam’ın dışında göstermeyi, Ehl-i Beyt’ten koparmayı ve İmam Ali ile olan bağını zayıflatmayı amaçlamaktadır. Bu projeler farklı biçimlerde hâlâ devam etmektedir.

Aleviliğin İslam’ın içinde olduğu gerçeğini çarpıtan bu yaklaşımlar, Alevi düşmanlığını çoğu zaman “dostluk” maskesiyle gizlemektedir. Alevileri Şaman ya da Zerdüşt kökenli göstermeye çalışan bu anlayışların dayandığı temel safsata, İslam’ı yalnızca Sünnilikten ibaret saymalarıdır. Ya da Aleviliğin İslam’dan önce var olduğu iddiasını öne sürerek, Alevilerin tarih boyunca dışlanmış olmasını ideolojik ve politik çıkarlarına malzeme yapmaktadırlar.

Bugün hâlâ bu ülkede Alevilerin Allah’a inanıp inanmadıkları, Kur’an’a inanıp inanmadıkları, namaz kılıp kılmadıkları sorgulanıyorsa; açık ya da örtük biçimde Sünnileştirme dayatmaları sürüyorsa, Aleviler bu ülkenin neresinde durmaktadır? Bu soruyu sormak kaçınılmazdır. Bir yanda merkezi otoritenin baskıları, diğer yanda Alevilere farklı dinler arayan çevrelerin kuşatması altında kalan ve bu kara propagandalardan etkilenen çok sayıda Alevi olduğu bilinmektedir.

Yazılı kaynakların sınırlı olması, Alevilik konusunda ciddi bilgi boşlukları yaratmakta; bu durum sağlıklı düşünmeyi zorlaştırarak karmaşayı derinleştirmektedir. Alevilik üzerine yayımlanan kitap, dergi ve gazetelere bakıldığında; yolu ve erkânı bilmeyen, Aleviliği İslam dışı bir inanç gibi sunan pek çok yayının varlığı görülmektedir.

Tüm bu kaos ortamında, Alevi dostu gibi görünen ancak Alevileri belirsizliğe sürükleyen faydacı ve art niyetli çevrelere karşı en güçlü silah, doğru ve sahih bir Alevilik bilincidir. Aksi hâlde, yolumuzu karartacak ve gelecekte daha büyük sorunlara yol açacak sahte dostlarımızın sayısı hiç de az olmayacaktır.

Hüseyin Kaya

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.