Üç Amerikalının öldürülmesi, Fidan’ın deyimiyle ‘herkesin aparatı’ DEAŞ’ı yeniden gündeme getirdi. Beyaz Saray, saldırganın DEAŞ üyesi olduğunu iddia etse de çelişkili açıklamalar suyu bulandırıyor. Trump misilleme sözü verirken, SDG de sözde göreve hazır olduğunu ilan etti.Suriye‘nin Palmira kentinde cumartesi günü düzenlenen saldırıda üç Amerikan vatandaşı hayatını kaybetti. Ölenlerin ikisinin asker, birinin ise sivil tercüman olduğu açıklandı. Olayda yaralanan beş askerden üçünün Amerikalı, ikisinin ise Suriye güvenlik güçleri mensubu olduğu belirtildi.ABD Savaş Bakanlığına göre askerler, bölgedeki terörle mücadele operasyonlarına katılıyordu. Washington derhal saldırının DEAŞ tarafından düzenlendiğini öne sürdü. ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), tek bir silahlı militanla çatışmaya girildiğini ve militanın öldürüldüğünü duyurdu.
Reuters’in “Suriyeli yetkililer” olarak adlandırdığı kaynaklar ise saldırganın Suriye güvenlik güçlerine mensup olduğunu iddia etti. Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin al-Baba, saldırganın “güvenlik teşkilatı içinde herhangi bir komuta tanımına sahip olmadığını veya komutanlara refakat eden bir personel olarak sınıflandırılmadığını” özellikle vurguladı.
Failin DEAŞ bağlantılarının soruştulduğunu belirten yetkili, 10 Aralık tarihinde yayımlanan bir rapora dikkat çekti:
“Değerlendirme, bu kişinin tekfirci veya aşırılıkçı fikirlere sahip olabileceğini işaret ediyordu. Haftanın ilk iş günü olması nedeniyle hakkında pazartesi karar çıkarılacaktı.”
El-Baba, DEAŞ’ın olası saldırıları konusunda ortak kuvvetlere “önceden uyarılarda bulunulduğunu” kaydetti ancak Uluslararası Koalisyon güçlerinin bu uyarıları dikkate almadığını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, DEAŞ’la mücadelede Şam güçlerinin de kendileriyle birlikte yan yana mücadele verdiğini ifade ederek, misilleme yapacaklarını söyledi.
Trump, ilerleyen saatlerde sosyal medyada yaptığı paylaşımda ise DEAŞ saldırısının Suriye yönetiminin tam kontrolü altında olmayan bir bölgede düzenlendiğine işaret etti. “Çok ciddi bir karşılık olacak!” diye tekrar vurgulayan Trump, Suriye lideri Şara’ya da değinerek “çok öfkeli” ifadesini kullandı.
Savaş Bakanı Pete Hegseth de X hesabından yaptığı açıklamada, ABD askerlerini hedef alan herkesin bunun karşılığını “acımasız şekilde” göreceğini kaydetti.
Emekli ABD Ordusu Albayı ve DEAŞ karşıtı koalisyonun eski sözcüsü Myles Caggins, el-Cezire’ye yaptığı değerlendirmede, saldırıyı kimin yaptığına dair çelişkili mesajlara dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Ulusal Terörle Mücadele Merkezi lideri Joe Kent, bu saldırının bir iç saldırı olduğunu, yani bizim sıklıkla ‘yeşilden maviye saldırı’ olarak adlandırdığımız bir olay olduğunu belirtti.”
Askeri terminolojide “yeşilden maviye” ifadesi, yerel kuvvetlerin (yeşil üniformalı) müttefik güçlere (ABD, NATO gibi genellikle mavi üniformalı veya NATO işaretli) saldırması durumunu ifade ediyor.
Caggins, “ABD askerleri orada ne yapıyordu?” sorusuna ise Amerika’nın, Suriye ile yeni bir ortaklık kurduğunu ve ülkedeki varlığını genişletmek için askerlerin Suriye’deki üsleri ziyaret ettiği yanıtını verdi.
Yaşananlardan fayda sağlamayı uman ise terör örgütü YPG/PYD (Suriye Demokratik Güçleri-SDG) oldu. Washington’un uzun süredir müttefiki olan örgüt, olay nedeniyle ABD’ye “en derin taziyelerini” iletti. “Terörizmle mücadelede kararlıyız.” diyen SDG, “saldırıdan sorumlu olanlara ve onları destekleyenlere karşı kararlı ve doğrudan” bir yanıt vereceğini taahhüt etti.
Terör örgütünün açıklamasında Şam hükümetinden bahsedilmemesi dikkat çekti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise cumartesi günü TVNET canlı yayınında SDG’yi DEAŞ ile mücadele kisvesine sarılmaması gerektiği konusunda uyardı:
“SDG’nin bu noktada gerek DEAŞ bahanesi, gerek başka gerekçelerle artık süreci uzatmaması gerekiyor. Çünkü burada tekrar tekrar altını çiziyorum, burada sadece Suriye’nin güvenliği ile ilgili bir konu yok, bu Türkiye ile ilgili bir konu. Bunlar PKK’nın oradaki uzantısı. PKK’nın kendini fesih kararı var. Bu kararın etkilerini sadece sınırlarımızın içerisinde değil, sınırlarımızın ötesinde de görmek istiyoruz.”
Fidan, DEAŞ’ın sistematik bir tehdit oluşturacak durumda olmadığının altını çizerek, bölge aktörlerinin bir araya gelerek bu meselenin üstesinden gelebileceğine işaret etti. DEAŞ bahanesinin “başka hedefleri hayata geçirmeyle alakalı bir konu” olduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı, DEAŞ’ın herkesin kullandığı bir aparat olduğunu dile getirerek, yeni yönetimin buna müsaade etmeyeceğini düşündüğünü aktardı. Suriye’de üç Amerikan vatandaşının öldürülmesinin bir kışkırtma olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusuna ise “Tabii” yanıtını verdi.
Kaynak: aydınlık