Suriye’de Esad’ın devrilmesinin üstünden tam 1 sene geçti. 7 Ekim sonrası başlayan dizaynın son halkasında Suriye emperyalizmin güdümüne girerken bölgede ve Türkiye’de birçok denge değişti. Suriye, bölgesel ve küresel aktörlerin çıkar ve nüfuz kapışmasına sahne. Washington ve Ankara, HTŞ’nin egemenliğinde bir ülke isterken Tel Aviv ülkedeki istikrarsızlığı sürdürme peşinde.Umut Can FIRTINA – Atahan UĞUR
Ortadoğu’nun ABD ve İsrail eksenli yeniden dizaynın önemli halkalarından Suriye’de, cihatçıların yönetimi ele geçirmesinin üzerinden bir yıl geçti. 1946’dan bu yana Amerikan emperyalizmi karşısında konumlanan Suriye, takım elbise giyen cihatçıların yönetimi ele geçirmesiyle ABD’nin yörüngesine girdi.
7 Ekim Hamas saldırılarının tetiklediği dönüşümde Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) son halkası tamamlandı. Dikensiz bir Ortadoğu isteyen ABD-İsrail ortaklığı, kanlı bir yol temizliğine girişirken Gazze’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah ve Suriye’de Beşar Esad yönetimi devreden çıkarıldı.
2011’de başlayan Suriye iç savaşı, İran ve Rusya’nın ülkeye askeri desteği ile bölgesel bir pat durumu yaratmıştı. Bu sırada Suriye’nin kuzeyinde İdlib’in büyük bölümünün kontrolünü ele geçiren eski adıyla El Nusra olan HTŞ’nin kurucu Colani, 2017’den beri şehri “Suriye Kurtuluş Hükümeti” adlı idari organ aracılığıyla yönetiyorduİsrail, Gazze’de başlattığı savaşın ilk günlerinden itibaren Suriye’nin askeri ve lojistik altyapısını da bombaladı. Ukrayna Savaşı’ndan yıpranan Rusya’nın Esad’dan desteğini çekmesi ve Hizbullah’ın İsrail saldırıları altındaki Lübnan’a yoğunlaşmasının ardından İdlib’de konuşlanan cihatçılar harekete geçti.
Suriye iç savaşının 14’üncü yılında, HTŞ’nin ani saldırısı tesadüf değildi. 27 Kasım 2024’te İdlib’den başlayan harekât Halep, Hama, Humus ve 11’inci günün sonunda Şam’a ulaştı. HTŞ liderliğindeki cihatçıların 8 Aralık 2024 tarihinde Şam’ı ele geçirmesiyle ilk evre sona erdi. Aynı gün İsrail, Suriye’nin güneyindeki Golan Tepeleri’nde 1967’den bu yana süren işgalini genişletti. 7 Ekim sonrası sınırlarını savaş uçaklarının menziliyle belirleyen İsrail, ilerleyen haftalarda Suriye’de saldırılarını sürdürerek ülkede tüm askeri altyapıyı yerle bir etti.
Suriye’de bir dönemin sonu gelirken ABD, İsrail ve Türkiye üçgeninde ülkede yeni bir düzen inşasına girişildi. Yıllardır İdlib’de askeri eğitim ve teçhizat başta olmak üzere her türden desteği veren Saray rejimi, Şam’da kurulan yeni hükümetin de ilk günden en büyük destekçisi oldu.
Eski El Nusra komutanı Suriye’deki birçok katliamın baş aktörü Muhammed Colani, ocak ayında “Suriye devlet başkanı Ahmed Şaara’ya” dönüştü. 10 sene önce Batı kamuoyunda son derece tehlikeli “radikal İslamcı bir terörist” olarak kabul edilen Colani önce sarığını çıkarıp gömlek giydi, daha sonra sırasıyla blazer cekete ve takım elbiseye geçti.
“Ilımlı cihatçı” Colani’nin Suriye’ye giden Batı basınına verdiği röportajlar, Batı kamuoyunun endişelerini gidermek üzere tasarlanmıştı. Bu sırada Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi Arap monarşilerinin yanı sıra Batılı yetkililer Şam’a akın etmeye başladı.
Colani’nin “demokratikleşme” vaat ettiği yeni Suriye’nin inşasına girişilirken en önemli mesele, Kürtlerden Araplara, Süryanilerden Asurilere ülkedeki farklı bileşenlerin devletin kapsayıcılığı problemiydi.
HTŞ ülkenin tamamında egemenliği tahsis etmeyi isterken Kürt bölgeleri ve güneyde İsrail’in desteklediği Dürzi yoğunluklu Süveyda ile Alevi nüfusun yoğun olduğu kıyı kentlerinde federal bir Suriye sesleri yükseliyordu. HTŞ yönetimi, ülkedeki tüm silahlı grupların Suriye Ordusu’na entegre olmasını beklerken müzakereler büyük oranda SDG ile gerçekleşti.
ABD-İsrail menşeli, Körfez monarşileri destekli yeni Suriye’de mart ayında HTŞ’ye bağlı birliklerin Akdeniz kıyı hattındaki kentlerde Alevi ve Hristiyanlara yönelik katliamları yaşandı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre büyük çoğunluğu Alevi olan 1400 sivil katledildi.
Alevilere yönelik katliamların gölgesinde, SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile HTŞ lideri Colani arasında ABD’nin desteğiyle Şam’da “10 Mart mutabakatı” imzalandı. Etnik ve dini azınlıklara anayasal güvence veren mutabakat, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunu öngörüyordu.
Anlaşmayı tarihsel bir eşiğin geçilmesi olarak gören Kürtlerin sevinci sadece üç gün sürdü. Colani yönetimi, İslam devleti kurmayı hedefleyen geçici anayasayı açıkladı. Ülke şeriat rejimine geçerken anayasa, Colani’ye neredeyse sınırsız yetkiler tanıyordu.
SDG-HTŞ anlaşması sonrası Suriye’nin etnik ve mezhepsel çeşitliliğini de kucaklayan yeni bir yönetim modelinin hayata geçirileceği söylemleri havada uçuşurken Colani’nin “geçici” anayasa” hamlesi tüm maskeleri düşürdü, hevesleri kursaklarda bıraktı.
ABD ve İsrail’in kendi çıkarları perspektifinde dönüştürmek için harekete geçtiği Ortadoğu’da AKP de ömrünü uzatma hedefiyle Trump politikalarına sarılmış durumda. ABD’nin Suriye ve yeni Ortadoğu hedeflerine de bağlı olarak, bir tür emperyalizmin jandarması olarak bölgede konumlanma arayışı, AKP için içerde de iktidara tutunmak için bir fırsat kapısı olarak görüldü. Suriye’de SDG ile HTŞ arasındaki entegrasyon çabaları, iktidar ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Ekim 2024’te başlattığı İmralı sürecinin de belirleyici noktası oldu.
ABD tarafından emperyalist proje doğrultusunda Ankara’ya Suriye’nin gardiyanlığı görevi biçilirken manevra alanı daraltıldı. Türkiye’nin Ankara Büyükelçiliği’ne atanan Trump’ın yakın arkadaşı Tom Barrack, aynı anda Suriye Özel Temsilcisi oldu.
Yaz aylarında Suriye, uluslararası arenada “yeniden doğuş” imajı çizmeye başlarken SDG ile görüşmeler ağır aksak ilerledi. Kuzeyde kriz sürerken temmuz ayının ortasında güneydeki Süveyda’da HTŞ’ye bağlı güçler ile Dürziler arasında çatışmalar patlak verirken yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Daha önce Dürzileri koruyacaklarını açıklayan İsrail, Dürzi toplumuna yönelik saldırıların ardından devreye girdi ve HTŞ güçlerine saldırdı.
Süveyda’daki çatışmalardan kısa süre önce Barrack’ın açıklamaları dikkat çekmişti. Barrack, Suriye’de tek yolun “Tek millet, tek halk, tek ordu, tek Suriye” olduğunu belirterek federasyon veya ademi merkeziyetçi bir yapı isteyen gruplara kapıyı kapatmıştı. Bu, aynı zamanda ABD ve İsrail’in Suriye ajandalarındaki ayrışmanın da bir göstergesi oldu.
Ekim ayına gelindiğinde Esad’ın devrilmesinin ardından ilk Halk Meclisi seçimi düzenlendi. Halkın doğrudan oy kullanmadığı seçimde 210 sandalyeli parlamentonun üçte ikisini seçici delegeler, kalan 70 koltuğu Colani belirledi. Rakka, Haseke ve Süveyda illerinde sandık kurulmayan seçim, Kürt ve Dürziler tarafından “demokratikleşme yerine güç pekiştirme” olarak eleştirildi.
Ortadoğu’nun kanlı dizaynının son ayağında geçen bir yıl, Suriye’yi emperyalist bir yeniden paylaşımın parçası haline getirirken ülke fiilen dörde bölünmüş durumda. Suriye sahasında İsrail güneydeki Dürzileri, Fransa ve ABD, Fırat’ın doğusunu kontrol eden Kürtleri, Türkiye ve Trump yönetimi Colani yönetimini destekliyor. Şam ile SDG arasındaki görüşmelerdeki tıkanıklık, Türkiye’de İmralı ile yürütülen sürece yansıyor. İsrail, güneyde “egemenliğini” ilan ederken Lübnan’da olduğu gibi Suriye’de de istikrarsızlık, güvenlik politikalarının temel taşı. Washington Şam-Ankara-SDG arasında bir denge kurmaya çalışıyor.
Azınlıklara saldırılar, İsrail işgali ve SDG’yle görüşmelerde yaşanan tıkanıklıkla kaynayan Suriye’de merkezi yönetim isteyen Colani, arkasına aldığı ABD’nin desteğiyle federalizm çağrılarını reddediyor.
Amerikan emperyalizminin Suriye’de tasarımları devam ederken paylaşım sahnesine dönen ülkede işler uzun süre sakinleşmeyecek.
∗∗∗
2025’in en çok konuşulan fotoğrafı, 10 Kasım’da Beyaz Saray’da çekildi. Colani, gri takım elbisesi ve kravatıyla ABD Başkanı Trump’ın yanında poz verirken “IŞİD’le mücadele koalisyonuna katılma” anlaşması imzaladı. HTŞ’nin Adalet Bakanı Mazhar el Veys de “şeriata uygun” sözleriyle bu kararı onayladı. Colani’nin Beyaz Saray’da ağırlanması 1946’dan bu yana Ortadoğu’da ABD ekseni karşısında konumlanan Suriye’nin ABD’nin yörüngesine girmesinin miladı oldu. Colani’nin ziyareti, emperyalizm ve siyasal İslamcılar arasındaki işbirliğinin yeni bir evreye taşınırken ve Ortadoğu’da da yeni bir denklemin başlangıcını teşkil etti.
∗∗∗
• 27 KASIM 2024
İdlib merkezli HTŞ öncülüğündeki cihatçılar, hükümet yanlısı güçlere karşı geniş çaplı bir saldırı başlattı. Ankara’nın desteklediği cihatçı grupların da desteğiyle Halep’in batı kırsalından ilerleyen HTŞ, kısa sürede Halep ve Hama’yı ele geçirdi.
Kaynak: birgün Gazetesi