#Safevi – #Osmanlı mücadelesinin Anadolu’da en yoğun olduğu iki bölge (Teke bölgesi ve Rum Vilayeti)
Her iki coğrafyada Türkmenler’in en kalabalık nüfusa sahip oldukları yerlerdir.
Rum vilayetindeki Türkmen aşiretlerinin Safevî tarikatına ve daha sonra Safevî Devleti’ne yönelmesinin arkasında tek boyutlu bir “mezhepçilik” değil, çok katmanlı tarihsel sebepler bulunmaktadır.
Türkmen Merkez Çatışması
15. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı merkezîleşme politikaları, özellikle göçer ve yarı göçer Türkmen zümrelerini doğrudan hedef almıştır.
İskân zorlamaları
Ağır vergi yükleri
Dirlik sisteminde dışlanma
Bu politikalar Rum vilayetindeki Kınık, Çepni, Avşar, Beydilli gibi kalabalık Oğuz kökenli gruplarda Osmanlı’ya karşı yapısal bir hoşnutsuzluk doğurmuştur.
Safevîler ise tam tersine Türkmenler’e:
Askerî rol
Manevî meşruiyet
“Ehl-i Beyt taraftarlığı” üzerinden kutsal bir kimlik
sunuyordu.
Bu durum, Safevîliğin Rum vilayetinde siyasi bir alternatif olarak algılanmasına yol açmıştır.
Rum vilayetinde Babaîlik, Kalenderîlik, Haydarîlik ve Bektaşîlik gibi heterodoks yapılar güçlüydü.
Safevî tarikatı, bu yapılarla çatışmamış, aksine onları Kızılbaş kimliği altında birleştirmiştir.
Özellikle:
Ocak–talip ilişkisi
Dede–mürid hiyerarşisi
Keramet ve soy (seyyidlik) vurgusu
Rum vilayetindeki Oğuz Türkmen yapısıyla tam uyum göstermiştir.
Rum Vilayeti’nde Öne Çıkan Safevî Taraftarı Aşiretler
Osmanlı tahrir, mühimme ve fetva kayıtlarında Rum vilayetinde Safevî meyliyle anılan başlıca aşiretler şunlardır:
• Çepniler
Tokat, Niksar, Canik ve Amasya hattında yoğunlaşan Çepniler, Kızılbaşlığın en erken ve en yaygın taşıyıcılarındandır.
Birçok Çepni oymağı Şah İsmail adına:
Nezir göndermiş
Asker yazılmış
Halife barındırmıştır
• Kınık Yörükleri
Kafirni nahiyesi başta olmak üzere Rum içlerinde yaşayan Kınık grupları, Safevî kaynaklarında “sadık müritler” olarak geçer.
Bu gruplar:
Şah İsmail’in Anadolu’daki propaganda ağında aktif rol oynamış
Osmanlı sürgün ve takibatına uğramıştır
• Avşar ve Beydilli Unsurları
Özellikle Tokat- Sivas hattında görülen Avşar-Beydilli gruplarının önemli bir bölümü Alevî Türkmen kimliğini muhafaza etmiş, Safevîlerle gönül bağı kurmuştur.
Bu bağ çoğu zaman fiilî isyan değil, dini-sembolik sadakat şeklindedir.
Osmanlı’nın Tepkisi: Takibat, Sürgün ve Tasfiye
Yavuz Sultan Selim döneminde Rum vilayeti, en yoğun Kızılbaş tasfiyesinin uygulandığı bölgelerden biri olmuştur.
Osmanlı belgelerinde:
“Etrâk-ı Kızılbaş”
“Zındık taifesi”
“Safevî mülhidi”
gibi ifadelerle anılan bu aşiretler:
Sürgün edilmiştir (Karaman, Rakka, Halep.
Liderleri idam edilmiştir.
Köyleri dağıtılmıştır.
Ancak buna rağmen Rum vilayetindeki birçok Alevî Türkmen köyü inanç sürekliliğini korumayı başarmıştır.
Sonuç olarak Rum vilayeti:
Safevî ideolojisinin Anadolu’daki en güçlü sosyolojik zeminidir
Kızılbaşlığın askerî değil, toplumsal merkezlerinden biridir
Alevî Türkmen kimliğinin devlet dışı süreklilik alanıdır.
Safevî taraftarlığı burada geçici bir siyasi tercih değil, tarihsel hafıza, inanç ve kimlik meselesine dönüşmüştür.