Ankara Garı Katliamı’nın yıldönümünde, 10 Ekim Hesabı’nı “unutma!” ve “hesabı sorulacak!” gibi sadece sloganik çığlıklarda aramak yerine, usla gerçeğin hakikatine yürüyerek sormak gerekir.
“Unutma!” ve “Unutmadık!” demekle acılar dinmiyor, mağduriyetler giderilmiyor ve yitirilen canlar geri gelmiyor.
Elbette unutmayacağız. Ancak, bana göre bu tarz sloganik, destanımsı söylemler tek başına ne inandırıcı ne de samimi bir karşılık buluyor.
Bu ülkede son yıllarda yaşanan ölüm, kan ve gözyaşları üzerinden meydana gelen vahşetlerin adresleri doğru tespit edilmeli.
Siyasal hesabın kime sorulacağı noktasında, toplumumuz gerçeklerle örtüşen bir bilince sahip değilse, sloganik ve şematik söylemlerle toplumsal bilinç oluşturulamaz.
Eğer talepleriniz, “unutma!” ve “hesabı sorulacak!” bağırışları arasında kaybolup gidecekse, o zaman unutmamaktansa unutmanız daha evladır diye düşünüyorum.
Türkiye’nin o gün içine girdiği cehennemlik duruma kör olan gözlere, bugün de soran ve sorgulayan bir toplumsal usla ilgili mercilere şunları hatırlatmak lazım:
Biz ki gücünü seküler ve çağdaş yaşamdan alan, yurtta ve cihanda barışı olmazsa olmaz kabul eden bir devlet geleneğine sahip olmalıyız.
Barışı kendine düstur edinmiş, çağdaşlaşmaya ve muasır medeniyete ikrar etmiş, bu anlamda hep çağlar üstü durmaya çalışan bir yapıya sahip olmamız gerekirken,
Çocuklarımızı Ortadoğu’daki emperyal güçlerin ayak oyunlarına, alçakça ve puştça hamlelerine muhatap edenler kimler idi?
Siyasetimizi Ortadoğu’daki “din” – “mezhep”, “aşiret” – “kabile” bataklığı üzerinden yeniden inşa etmeye çalışanlar kimler idi?
Demokratik toplum yapımıza bu arkaik olguları tekrardan giydirenler kimler idi?
Ortadoğu’daki bataklık sızıntısının Ankara’ya kadar gelip Türkiye’yi kalbinden vurabilme cüreti göstermesine ve bu gerici güruhu bu ülkenin başına musallat edenler kimler idi?
Bu sorular çoğaltılmalı ve bu sorular üzerinden insanların vicdanlarıyla yüzleşmeleri sağlanmalı.
Şimdi soruyoruz: Bütün bu acılar ne olacak? Kan revan içinde hayatlarını kaybedenlerin hesabı ne olacak? Dönüp kime bakmalıyız? Sorumlular kimlerdir?
Toplumsal hafızanın oluşması, bu hafızanın demokratik tepkiye ve siyasal duruşa evrilmesi için herkesin kendine bu soruları sorması lazım. Kendimize bu soruları sormalıyız ki, öz bilinç değerlendirmeleriyle toplumsal bilince varmış olalım.
İşte o zaman bu tür acıların hesabı sorulacak ve bu kapılar aralanmış olacak. İşte o zaman gerçeklerle yüzleşmiş olup hakikatin bilgisine varmış olacağız. İşte o zaman unutulmayacak…
Ankara Garı Katliamı’nda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diler, ruhları şad olsun.
n.asln.